23 Kasım 2018 Cuma

Kış aylarında dengeli beslenin

Kış aylarında dengeli beslenin

Sonbahar ayları da geride kaldı. Uzun kış ayları bizi bekliyor. Soğuğun iyice kendini gösterdiği kış günlerinde sağlığımızı korumak için dengeli bir beslenme modeli oluşturmak ve bu aylarda yavaşlayan metobolizmanın yol açtığı kilo artışına dikkat etmek gerekiyor.
Kış aylarında vücut ve metabolizma kendini koruma altına almıştır ve daha yavaş çalışmaya başlar. Kışın yeme ihtiyacı artan kişi çok fazla karbonhidratlı yiyecekler yeme ihtiyacı duyar. Terleme de çok az olduğundan dolayı metabolizma hızı minimumdur. Bu yüzden bu dönemde dikkat edilmezse kilo artışı kaçınılmaz hale gelir. Soğuk havalara karşı bağışıklık sistemi, hastalıklara (grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi) karşı kendini korumak için yağ yakımını engeller. Bu durumda kış mevsimini sağlıklı geçirmek için bağışıklık sistemini biraz daha güçlendirmek gerekmektedir. Güçlü bir savunma mekanizması nın temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yer almaktadır. Kış günlerinde hastalıklardan korunmak için güne güçlü bir kahvaltıyla başlamak gerekmektedir. Sıkı bir kahvaltı, aynı zamanda metabolizmayı da iyi çalışır duruma getirir. İyi bir kahvaltıyla güne başlamak, hem soğuk havalarda direncinizi koruyacak hem kilo kontrolünde size yardımcı olacak hem de metabolizma hızınızın yavaşlamasını engelleyecektir.
Greyfurt, lahana ve maydanoz sizi kış hastalıklarından korur
Kış hastalıklarından korunmak, savunma mekanizmamızı güçlendirmek için de A ve C vitamininden yeterli beslenmek gerekir. Kış sebzeleri ve meyveleri de bu konuda bize yeterli oranda A ve C vitamini sağlayacaktır. Narenciye (portakal, mandalina, greyfurt), havuç, kivi, lahanagiller (karnabahar, lahana, brokoli, Brüksel lahanası), yeşil yapraklı sebzeler (maydanoz, tere, ıspanak), A ve C vitamininden zengin besinlerdir. Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğumasıyla birlikte fiziksel aktiviteler azalmaktadır. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık sorunu kendini göstermektedir. Bu nedenle kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinden kuru baklagillerin, kepekli tahılların (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna/pirinç/erişte/un) ve özellikle C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketimine ağırlık verilmelidir.
Sağlık için su için
Artık suyun önemini hepimiz biliyoruz. Ancak yazın sıcaklar nedeniyle rahatlıkla içtiğimiz suyu, kışın rahatlıkla tüketemeyiz. Su vücudumuzdaki bütün metabolik reaksiyonların temel direğidir. Kışın su kaybımız daha az olduğu için susama hissimiz azalır, ancak su ihtiyacımızı yine de karşılamamız gerekmektedir. Kışın da su alışkanlığını devam ettirmek, vücudumuzu sağlıklı tutabilmemizin en önemli koşulları arasında yer almaktadır. Dolayısıyla kışın susanılmasa bile günde 2-2,5 litre (10-14 bardak) su tüketilmesi gerekmektedir. Soğuk hava nedeniyle kışın favori içecekleri genellikle sıcak içeceklerdir. Sıcak içecek olarak genellikle kafein-tein içeriği yüksek olan çay-kahve tercih edilmektedir. Bu konuda bizim önerimiz bitki çaylarının tercih edilmesidir. Kuşburnu çayı C vitamini içerdiği için, rezene çayı gaz sorunlarına iyi geldiği için tercih edilebilir
Kış mevsiminde güneş yüzünü daha az gösterdiğinden, D vitamini gereksinmesini karşılamakta sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle havanın güneşli olduğu günlerde 20-25 dakika kadar güneş ışığından direkt olarak yararlanmaya (hafif tempolu yürüyüşler olabilir) ve haftada 2-3 kez balık yiyerek kalp sağlığınızı korumaya dikkat etmelisiniz. Böylelikle kemiklerinizin güneşin eksikliğini (D vitamini yetersizliği) daha az hissetmesini sağlayabilirsiniz.

28 Nisan 2018 Cumartesi

ÇARŞAFLAR NE KADAR ZAMANDA DEĞİŞTİRİLMELİ

                                                               
Ev Tekstil Pazarı
                                                   
Hayatımızın üçte birini yatakta geçiriyoruz. Ancak New York Üniversitesi'nden mikrobiyolog Philip Tierno'ya göre, çarşaflarımız yeterince sık değiştirilmediği zaman, bakteri ve mantarlarla dolu bir "botanik bahçesine" dönüşebilir.
Amerikan haber sitesi Business Insider'ın sorularını yanıtlayan Tierneo, yastık, nevresim ve çarşafların kıvrımları arasındaki mikroskobik yaşamın hastalıklara yol açabileceğini söylüyor.
Tierno, bunun önüne geçmek için çarşafların haftada bir kez yıkanması gerektiğini belirtiyor.
                                
Ev Tekstil Pazarı



Yatakta, bir yılda 118 kilo terliyoruz
Bilimsel araştırmalara göre, insanlar yatakta bir yılda ortalama 118 kilo terliyor. Dışarısının sıcak ve rutubetli olması durumunda bu nem, mantarların üremesi için uygun bir ortam oluşturuyor.
Yatak takımlardaki mantar oluşumuyla ilgili yeni bir araştırmaya göre, bir-buçuk ile 20 yıllık bir kuş tüyü ya da sentetik yastık dört ila 17 tür mantar barındırıyor.
Üstelik, insanlar yataklarını sadece kendi ter, salya, deri hücresi, vajinal ve anal sıvılardan kaynaklanan mantar ve bakterilerle değil, yabancı mikroplarla da paylaşıyor.
Bunlar arasında hayvanların kepekleri, polen, toprak, tiftik, ev tozu akarı, dışkı ve yatak takımlarının üretiminde kullanılan kimyasallar da var.
Tierno, tüm bu maddelerin bir hafta içinde insan sağlığına zarar verebilecek duruma gelebileceği uyarısında bulunuyor ve "Alerjiniz yoksa bile, vücudunuz alerjik reaksiyon gösterebilir" diyor.

23 Nisan 2018 Pazartesi

Giysi Dolaplarında Bahar Temizliği

Bahar geldi, giysi dolaplarında temizlik vakti. Yavaş yavaş kışlıkların kaldırılıp dolaplarda mevsimlik giysilere yer açma zamanı geldi.
Peki bahar temizliği sırasında montlar, botlar, kışlık giysiler nasıl kaldırılmalı ve nasıl muhafaza edilmelidir?

Giysiler

Giysi dolabını tamamen boşaltın. Giysileri havalandırın ve güneş görmelerini sağlayın. Yün kazaklarını ve paltolarınızı plastik askılarda değil de içine elyaf konmuş askılarda saklayın. Böylece iz oluşmaz. Giysileri giysi torbalarına koyun. Giysilerin uzun süre kapalı kalmalarından dolayı oluşabilecek kokuyu engellemek için giysi torbasına kese içinde güzel kokulu bitkiler koyabilirsiniz. Giysilerin güvelenmemesi için bir keseye sandal ağacı bitkisi koyabilirsiniz.

Deri montlar, der ceketler

Deri montları da sert askılara asmayın. Kaldırmadan evvel deri mont ya da ceketleri nemli bir bezle silin. Daha sonra kurutun. Temiz bir beze çok az gliserin dökün ve deri montunuzu bu bezle silin. Deri, yağı hemen emecektir. Böylece deri ceketinizin ömrünü uzatabilirsiniz. Ardından deri ceketinizi giysi torbasına koyabilirsiniz.

Çizmeler ve botlar

Çizme ve botlarınızı bir sonraki yıl da sağlam şekilde bulabilmek için önce temiz bir bezle silin ve güzelce kurulayın.  Çizmelerin ve botların altını karbonatlı suyla silin. Bot ve ayakkabılarınızı naylon torbalarda saklamayın. Ayakkabılar naylon torbalarda nefes alamaz. Ayakkabılarınızı şekilleri bozulmasın diye karton kutularda ya da nefes alabilsinler diye bez torbalarda saklayın. İçlerine de kağıt koyun.

Yorganlar ve battaniyeler



Havalar ısınmaya başladı, yorganlar ve battaniyelerin mevsimi geçiyor. Yorgan ve battaniyelerini makinede yıkayın. Yıkarken çamaşır makinesinin yıkama gözüne yorgan ve battaniyeler yumuşacık olsun diye gliserin; yorgan ve battaniyelerin içindeki mikroplar yok olsun diye biraz karbonat koyun. Yorgan ve battaniyelerinizi güneşte kurutun. İyice kuruduktan sonra hurçlara koyduğunuzu yorgan ve battaniyeleri kaldırabilirsiniz. Yer kaplamamaları için vakumlu poşet de kullanabilirsiniz.

Ev Tekstil Pazarı




30 Mart 2018 Cuma

Renklerin Dili

Renklerin Dili
Neden ülke bayraklarının çoğunda kırmızı renk vardır? Niçin bebek kıyafetlerinde kızlar için pembe, erkekler için mavi uygundur? Hepimiz geçmiş deneyimlerimizden, kültürümüzden ve moda kavramından etkilenerek renklere anlamlar yükleriz.
Bir zamanlar renkler, sadece sevildikleri için seçilirlerdi, ama artık renklerin psikolojik etkileri üzerine yapılan araştırmalar bize renklerin tercih edilme nedenlerinin değiştiğini gösteriyor.


Ev Tekstil Pazarı


 KIRMIZI
Kırmızı kesinlikle iştah açmasıyla bilinen bir renktir. Kırmızı her ortama hayat ve enerji verir. Hormonsal artışı sağlayan, cinsel aktiviteyi artıran ve yaraların iyileşmesini kolaylaştıran kırmızı, düşünceyi de etkiler.
Ana renklerden biri olan ve birçok insanın ilk tercihlerinden biri olan kırmızı en dominant ve dinamik renk olarak tanımlanabilir. Çarpıcı ve heyecan verici doğasıyla kırmızı renk, dikkat çekicidir. Harekete geçiren etkisiyle, bakan kişinin ilgisini toplar ve yoğunlaştırır. Kırmızı renk skalasında yer alan gül, kestane ve bordo renkler güzel ve ifade edicidir. Buna ek olarak evrensel olarak çekici ve duygusal renkler olarak bilinir. Bordo ve gül kırmızısı tonları, özellikle çocukları eğlenceye çağırır ve sevgi duygusunu uyandırır.
Ev Tekstil Pazarı


Kırmızının dekorasyondaki etkileri, her ortama hayat ve enerji verir. Güçlü ve yoğun ışık olduğu zaman kırmızı bir mekânda daha fazla vurgulanır. Renkten en fazla söz edilen anlar ışık yoğunluklarının olduğu anlardır, diğer yandan az ışıklı ortamlarda kırmızı şiddetini kaybeder. Daha dingin ortamlarda saf kırmızı çok nadir kullanılır çünkü onun göze batan ve çok güçlü etkisi mekânı yorabilir. Diğer yandan daha iddialı ve hareketli yerlerde kırmızı, sıcaklık ve enerji kaynağıdır. Örneğin oturma odasında vurgulanan renk olarak kullanıldığında aile bireylerine canlılık verir ve yaratıcı etkinliklerde bulunmaları için harekete geçirir.
 TURUNCU
Turuncu kırmızıyla benzer özelliklere sahip bir renk. Saf halinin yanı sıra açık tonlarıyla ve gölgeli tonlarıyla da sevilir. Ayrıca olgunluğu ve durağanlığıyla kırmızıdan daha az iddialıdır ve daha çok tercih edilir.
Turuncunun dekorasyondaki etkileriİştah açıcı özelliğe sahip olduğu için özellikle yemek odalarında ve servis takımlarında kullanılan turuncu başkalarına karşı nezaketi ve saygıyı vurguladığı gibi sosyal etkileşimleri de arttırır. Dolayısıyla ortak kullanım alanları (salon, TV odası, mutfak)turuncu renk için en uygun ortamlardır. Turuncu, insanların algısını en çok ve en kolay etkileyen renklerden biri olarak bulunduğu grubu sayıca çok gösterir.
Eğer bir arada durduğunda olduğundan çok daha fazla sayıda ve sık görülmesini istediğiniz dekorasyon öğeleri varsa kesinlikle onları turuncu seçmelisiniz.

Turuncu rengin simgeleriTuruncu, güç ve dayanıklılığın rengidir. Ayrıca sıcaklığı, ateşi ve telaşı simgeler. Neşenin ve bilgeliğin de sembolü olan turuncunun, insanlardaki sosyalleşme duygularını faaliyete geçirdiğini ifade eden uzmanlar, bu rengin aşırı kullanımının sinir sistemini olumsuz yönde etkilediğini vurguluyorlar. Uzmanlar, bu sebeple turuncuyu, yeşil ve mavinin tonlarıyla birlikte kullanmak gerektiğine dikkat çekiyorlar.
 PEMBE
Pembe, sabah güneşinin rengi, dişi duyguların ifadesidir. Yaşam dolu, mükemmel ve enerji veren bir renktir. Sağlıklı olmanın ve daima genç kalmanın ifadesi olarak da tanımlanabilir. Pembe enerjisini kırmızıdan alır. Kırmızıya göre daha yumuşaktır. İlkbaharın rengi olarak da tanımlayabileceğimiz pembenin bu saf yönü aynı zamanda kusursuz bir dünyanın ve hayaller peşinde koşulan bir yaşamın da habercisidir. Pembe çekicidir, hünerlidir ve fantezi doludur. Dişi yönü gizleyemeyecek kadar aydınlıktır.


Pembenin dekorasyondaki etkileri; Hayallerin rengi pembe, ortama kazandırdığı enerjinin yanı sıra hassas etkileriyle çalışma alanlarında pek tercih edilmez. Daha olumlu bir yaşamı düşlemenin rengi olarak, özellikle dekorasyonda kız çocuklarının odalarında kullanılır.
 KAHVERENGİ
Kahverengi toprağın, yani doğumun ve bereketin rengidir. Kahverengi hareketleri hızlandırır. Bu rengi seven insanlar fiziksel olarak çok duyarlıdırlar, tenleri çok hassastır ve sinirleri mükemmeldir.




Kahverenginin dekorasyondaki etkileri; insan hareketini hızlandırdığı için özellikle fastfood restoranları, iç mekanlarında kahverengini kullanırlar. Sosyal dengeyi ve toplum içinde rahatlığı sağlayan renkler olarak ev dekorasyonunda da sıkça kullanılan kahverengi ve bej, özellikle zemine hâkim olmalarıyla, güvenlik duygusunu ve toprağın yarattığı rahatlık hissini verirler. Sıcak nötr nitelikleri, güvenlik ve bağlılık duygusu yaratır. Diğer yandan yemek ve oturma odalarında şeftali rengiyle birlikte kullanıldıklarında, hem samimi hem de çocukların öteki kişilerle etkileşimi için sıcak bir ortam yaratır.

 SİYAH
Birçok insandan siyahın her zaman çok asil ve mağrur olduğuna dair fikirlerini duyarız. Genel kanı da bu yöndedir ve çoğu zaman doğrudur. Çünkü renk biliminde siyah gücü ve tutkuyu temsil eder. Aynı zamanda hırsın da bir ifadesidir. Bu nedenle tüm makam arabaları veya güç simgesi olan araçlar siyahtır. Güçlü ve hırslı birçok duygunun da temsilcisi siyahtır. Fonda kullanıldığında karamsarlığı ifade eder. Aynı zamanda matemi de simgelediğinden karamsarlığın yanı sıra üzüntü çağrıştırır.
Ancak ışığı yok ettiği için dikkati dağıtacak unsurların algıyı dağıtmasını en aza indiren ve dolayısıyla konsantrasyon sağlamakta kolaylığıyla da bilinen bir renktir. Bazı ünlü düşünürlerin veya sanatçıların, ışıksız, karanlık bir odaya girerek konsantre oldukları söylenir.



 MAVİ
Mavinin her zaman huzur ve dinginlik verdiği söylenir. Doğrudur da... Çünkü kanın akışını yavaşlatır. Bu nedenle de oldukça sakinleştirir. Çocuk odalarında turuncu veya sarı gibi uyarıcı renkler yerine mavi kullanıldığında çocukların yaramazlıklarının azaldığı ve daha sakinleştikleri gözlenmiştir.


Ayrıca kırmızının aksine mavi yeme içgüdüsünü de engelleyen bir renk olduğundan yemek firmaları maviyi pek tercih etmezler. Hatta eğer diyetteyseniz mavi tabaklarda yemeniz de batıda diyetisyenler tarafından en çok önerilen yollardan birisidir. Bu nedenle yemek odanızı maviye boyamanız pek tavsiye edilmez. Tabi eğer zayıflamak istemiyorsanız. Amacınıza bağlı olarak maviyi tercih de edebilirsiniz elbette. Ayrıca mavinin çok önemli bir diğer özelliği de uzaktan çok net fark edilebilmesidir. Bu nedenle eğer ofisinizde herkesin uzaktan bile olsa hemen fark etmesini istediğiniz bölümler varsa mutlaka mavi kullanmalısınız. Yakından kırmızı çok daha dikkat çekicidir evet, ancak uzaktan o kadar da fark edilmez ancak mavi kendini hemen gösterecektir.


LACİVERT
Lacivert sonsuzluğu, otoriteyi ve verimliliği çağrıştırır. Tüm dünyada üst düzey toplantılarda veya uluslararası toplantılarda hemen hemen bütün devlet başkanlarının lacivert giymesi de bu nedenledir. O kadar uzağa gitmeye bile gerek yok aslında. Üst düzey yöneticilerin neredeyse hepsi, hatta iş görüşmelerine gelen adaylar sırf bu nedenle çoğu zaman lacivert kullanırlar. Ayrıca yeşil ve mavi sağlamlığı da simgelerler. Bu nedenle ofislerinizde veya çalışanlarınızın kıyafetlerinde lacivert bulunmasına özen göstermenizi tavsiye ederiz.

GRİ
Gri dediğinizde veya gri bir yere girdiğinizde neler hissettiğiniz düşünün. Gri kesinlikle diplomatik ve ağır bir renktir. Hareketleri yavaşlatır, enerjiyi düşürür, kesinlikle ağırlığı ve ciddiyeti temsil eder. Ayrıca yaratıcılığı da öldürdüğü bilinen gerçekler arasındadır.


 Bu nedenle yaratıcılığın çok da gerekli olmadığı resmi dairelerde her yer griye boyalıdır ve çoğu ofis malzemesi de gridir. Eğer yaratıcılık gerektirmeyen ve insanların çok da düşünmeden iş yapmalarını istiyorsanız gri uygun bir renktir. Ayrıca diplomatik görüntüyü de en net veren renk olduğunu söyleyebiliriz. Ancak eğer bunun tam tersi bir etki istiyorsanız ofisinizde griden kesinlikle kaçının. Bir de eğer insanların çok yavaş ve ağır hareket etmelerimi istediğiniz bir bölge varsa orada da gri kullanmanız istediğiniz etkiyi sağlayacaktır.

SARI
Sarı renk tamamen geçiciliğin ve dikkat çekiciliğin ifadesidir. Trafik lambalarını düşünün. Sarı renk bir süre sonra bitecek olan bir süreci gösterir. Ayrıca dünyanın tüm ülkelerindeki taksiler sarı renktedir. Yolda çok rahat görülebilsin, diğer otomobillerden kolayca ayırt edilebilsin ve geçici oldukları da vurgulansın diye.
Ev Tekstil Pazarı

Ayrıca yol çizgilerinin de artık beyaz değil sarı olmasındaki sebep de sarının dikkat çekici bir renk olmasından kaynaklanır. Çünkü tahminlerin aksine sarı beyazdan daha göz alıcı bir renktir.
Ofiste kullanılacak renk tercihlerine geri dönecek olursak, eğer bir yerde insanların hızlı geçişlerini ve çok kalmamalarını sağlamak ve tempoyu artırmak istiyorsanız kesinlikle renginiz sarı olmalı. Tabi eğer çocuk odasını sarıya boyarsanız, bu durumda küçük afacanın adrenalin ve yaramazlık düzeyindeki artışa da çok şaşırmamanızı söyleyebiliriz.
 BEYAZ
Beyaz saflığın, yeni başlangıçların ve barışın rengidir. Bozulmamış, değerini kaybetmemiş ve kutsal sayılan kavramlar beyaz renkle temsil edilir. Işığı yansıtan ve ortama ferahlı kazandıran beyaz, parlak ve enerji vericidir. Bunun yanı sıra asaleti, zarafeti ve soğukkanlılığı da ifade ettiği için, tıpkı saf ve mutluluk verici olduğu gibi soğuk ortamlar yaratmak istenildiğinde de kullanılır.



Beyazın dekorasyondaki etkileri; Beyaz özellikle hastaneler ve ilaç firmaları gibi sağlık ve hijyeni vurgulamak isteyen mekânlar için tercih edilen ilk renktir. Bunun yanı sıra istikrarı v devamlılığı da temsil ettiği için beyaz rengin kullanıldığı ofisler daha güven verir. Gözleri dinlendiren ve mekânı gerçek boyutlarından daha büyük gösteren beyaz, neredeyse tüm mimarlar tarafından tavsiye edilen bir renktir. Işık, seçilen beyazın tonunu etkiler. Kuzeye bakan bir odada kreme yakın, güneşli bir odada ise, griye yakın beyaz kullanabilirsiniz. Beyaz dengeleyici ve net kişiliğiyle birçok mekânın kurtarıcısı ve gözdesidir.


YEŞİL
Dinlendirici bir renk olan yeşilin yorgun insanlar üzerinde yatıştırıcı, sakinleştirici bir etkisi vardır. Özellikle mavi ile karıştırılmış yeşil, pasif, sinirli ve tansiyonlu anları azaltır.

Ev Tekstil Pazarı

Yeşil rengin dekorasyondaki etkileri; Yeşil gözleri dinlendiren ve heyecan duygusunu azaltan bir renk olduğu için mekânlarda huzur verir. Açık tonları daha duygusal atmosferler için tercih edilir. Sonsuz bir tinsellik ve barışıklık duygusu da yarattığı için evlerde bol miktarda yeşil bitkiler bulundurulması tavsiye edilir. İlkbahar mevsimini çağrıştıran özelliği ile uygulandığı her mekâna temiz hava ve canlılık katar. Diğer yandan ofislerde kullanılan yeşil renk, güven verici bir izlenim bırakır.

27 Mart 2018 Salı

27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

İLK NE ZAMAN KUTLANDI: Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır. 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar.
Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı. Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmiyor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar.
TİYATRO NASIL MESLEK HALİNE GELDİ: Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar. Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı. Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu. Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu. Tiyatro da meslek haline geldi.
Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir. Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir.
Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır. İlk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu. Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı. Tuluat; oyuncuların o anda düzenledikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir. Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur.
Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı. Bir süre tiyatro sözsüz oynandı. Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı. Bu sözsüz tiyatroya pandomima denir.
Bizde tiyatro olgusu; çok eskilere dayanan orta oyunu ile onun gölge oyunu biçiminden başlar. Gölge oyunu arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde üzerine belli tipteki kuklaların hareket ettirilmesi ve konuşturulması ile yansıyan Karagöz oyunlarıdır.
Bugün köylerimizde, çok eski geleneklerden kalma bir alışkanlıkla tiyatroya çok benzeyen eğlenceler düzenlenmektedir. Buna oyun çıkarma denir.
TİYATRO NE DEMEK: Tiyatro oyunculuğu özel eğitimi gerektiren bir meslektir. Tiyatro öğretimi konservatuar denilen okulda yapılır. Tiyatro; yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır. Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır. Belli başlı türleri şunlardır:
Komedi: Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır. Komedinin belli başlı türleri şunlardır:
Vodvil, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif güldürüdür.
Fars, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdTrajedi: Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtıdır.
Dram: Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur. Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir.
Tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılır.
Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Yaşamı sergiler. Yaşama sevincini yaratır. Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur. Tiyatro; Sorunlarımıza ışık tutar. Tiyatro, insanlar arasında halkın içinden doğmuş bir sanattır. Tiyatro hep iyiden, güzelden hoştan yana olmuştur.
Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür. Tiyatro insanlara beraber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar.
ALINTIDIR.
http://www.internethaber.com